DEĞİŞEN SERGİ MEKANLARI MİMARİSİ ÜZERİNE NEVZAT SAYIN İLE SÖYLEŞİ

Usta mimar Nevzat Sayın Sanatorium Gallery için yeni bir yapı tasarlıyor. Yakında inşaatına başlanacak olan bu proje, sadece galeri için tasarlanan az katlı bir yapı olması itibariyle yeni bir akımın habercisi olacağa benziyor. Daha evvelden bir apartman dairesinin galeriye dönüştürülmesi yaygın olarak kullanılırken şimdilerde kendi başına sadece galeriye özgü olarak tasarlanan binalardan söz ediyoruz. Avrupa’da bir süredir var olan ve örnekleri ile izlediğimiz bu durum, yapıldığı bölgede dönüştürücü bir rol oynuyor ve mıknatıs gibi diğerlerini arkasından sürüklüyor. Bu proje bağlamında değişen sergi mimarisi üzerine kendisi bir söyleşi yapıp sanat ve mekan ilişkisi üzerine görüşlerini aldık…

SANAT MEKÂNLARININ SANAT ESERLERİNİN ROLÜNÜ ÇALMAMASI GEREKİR

  • Daha evvelden Galeri Apel’in mevcut mekânına dönüşüm hikayesini sizden dinlemiştik: Sergi mekânı olarak tasarlanmamış eski bir yapının kültürel amaçlarla kullanılmasını mimari açıdan bize anlatmıştınız, Mart 2014 sayımızda yayınlanmıştı ve çok ses getirmişti. Ancak o günden beri bazı değişiklikler oldu. Gözlemlediğimiz kadarıyla galeri mekânlarına dair mimari anlayış da değişiyor günümüzde. Önceden apartman dairesi, hatta eski tarihi değeri olan bir mekân, sonra hangarvari daha geniş ve dönüştürülmüş alanlar kullanılıyordu, şimdiyse sıfırdan tasarlanan beyaz küp tabir edilen mekânlarda açılıyor galeriler. Hatta tasarımın Avrupa’daki yeni trend gibi birkaç katlı özerk yapılara doğru evrildiğini görüyoruz. Siz de Sanatorium için bu tip yeni bir tasarım yapıyorsunuz. Bize biraz bu projenizden bahsederken konuyla ilgili fikirlerinizi de paylaşabilir misiniz?

Her şey değişiyor. Sanat mekânları da. Bu değişimin birçok girdisi ve bu girdilere bağlı birçok sonucu var. Müzayedelerin galerilerin rolünü üstlenmesi gibi, galeriler de müzesi olmayan bir yerde “yeninin müzesi” olmayı üstleniyor. “Permanent” koleksiyonları olmayan ama “temporary” koleksiyonları olan büyük bir müzenin kente yayılmış birimleri gibi düşünebiliriz galerileri. Belki biraz da bu yüzden yeni yapılar konusu gündeme geliyor.

Dünyada müzeler yeni bir anlayışla, bir zaman önceye göre bambaşka yapılar oldu. Yeme içme, konser, konferans ve diğer etkinlikleriyle kendilerine, bulundukları yere ve sergilediklerine dikkat çekiyorlar. Sırasının nasıl olduğu hakkındaki görüşler farklı. Bulundukları yer mi,  mimarlık mı yoksa sergiledikleri mi önde duruyor, tam olarak bilmiyoruz; ama hepsinin birbirini desteklediği ortada.

Sanat merkezlerinin kentin belli bölgelerini dönüştürmek için öncü kuvvet görevi üstlendikleri söylenebilir. Sanatın gündemde olduğu bütün şehirlerde, çöküntü alanlarının dönüştürülüp, ihya edilmesinin en önemli parametrelerinden biri insanları, mekânları ve ürünleriyle sanat. Sanatorium’un da bu tür bir işlevi olacağını düşünüyoruz.

  • Yine bu tasarımınız bağlamında sormak istiyorum: Sizce bir mekânı ‘galeriye özgü’ kılan nedir? Bir sergi mekânı veya müze tasarlarken siz konuya nasıl yaklaşıyorsunuz?

Sanat mekânlarının sanat eserlerinin rolünü çalmaması gerekir. En büyük sanat nesnesinin yapının kendisi olduğu bir durumu çok anlamlı bulmuyorum. Bu yüzden olabildiğince sakin ve olabildiğince farklı şeyler yapmak için titizlikle tasarlanmış rasyonel bir yapının ve mekânın peşindeyim.

  • Yine bu bağlamda; Galeriye özgü yeni özerk bir yapının avantaj ve dezavantajları nelerdir sizce? Başka bir açıdan soracak olursak; Apel için dönüştürerek tasarım yapmıştınız, Sanatorium için ise yeni bir şey yapıyorsunuz. Sergi alanı olarak ‘var olan mekânı dönüştürmek’ ve ‘yeni bir mekân yaratmak’ arasındaki yaklaşım farkları sizce nelerdir?

Biraz önceki açıklama her iki durumda da geçerli; ama yeni yapıda daha kolay, mevcut bir yapıyı dönüştürmek daha zor. Çünkü bulunmuş bir nesne olarak yapıyı da sergilemek gerektiğini düşünüyorum. Yeni bir yapıda ise yapı sergilenecek bir nesne olmaktan daha çok sergilenecek nesnelerin mekânı olmaya evriliyor.

  • Galeriler yeni bir mekâna geçerken, hatta bu yeni mekânı sıfırdan inşa ederken onları neler bekliyor? Bu proje veya son dönemde tasarladığınız müze projeleriniz bağlamında cevap verebilirseniz çok memnun oluruz.

Neyi bulmak istiyorlarsa onu bekliyor galeriler. En azından öncelikli beklentileri böyle. Beklenmedik şeylerin oranı kabul edilebilirlik sınırındaysa sorun yok. Bu yüzden sıkı bir ön çalışma gerekiyor. Ne yapılacak, nasıl yapılacak ve neden yapılacak sorularının cevabı ne kadar belirgin olursa beklenmedik şeylerle karşılaşma ihtimali de o kadar düşük oluyor.

  • Mimarlar, galericilerin kendilerinden taleplerinin yanı sıra ‘galeri olacak’ bir mekân yaratırken nelere dikkat ediyorlar? Mimarın önceliği ne oluyor?

Mimarın konuya ne kadar yakın/yatkın olduğu önemli bir nokta. Galeri sahibi, yöneticiler ve sanatçıların isteklerinin yanı sıra mimarın katkılarını bu yakınlık durumu belirliyor. Yoksa galeri de diğer konular gibi bir tasarım problemi. Ne daha kolay ne daha zor.

  • Verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkür ederiz.

Bir yanıt yazın