Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi bu yıl Alejandro Aravena küratörlüğünde gerçekleşecek. 27 Mayıs-28 Kasım tarihleri arasında düzenlenen bienalde “Reporting from the Front-Cepheden Bildirmek” başlıklı ana serginin yanı sıra Arsenale ve Giardini ile kentin farklı noktalarına yayılan ülke pavyonlarındaki sunumları izleyeceğiz. Bienalin dikkat çekici küratörüne ve bu yılın bizlere neler sunacağına biraz yakından bakalım istedik.
15. Uluslararası Venedik Mimarlık Bienali’nin küratörünün Şilili Mimar Alejandro Aravena olduğu açıklandığında bienalin sonuçları pek çok kişide merak uyandırdı. Sebebi Aravena’nın son yıllarda ürettiği mimarlık üzerinden sürdürdüğü söylemi olabilir mi? Ya da boşlukları ustalıkla kullanmasıyla hafızalarımızda yer edinen Aravena aslında bugünün mimar figürünün evrildiği noktayı mı temsil ediyor? Çünkü sosyal konut tasarımlarını kendi internet sitesinden açık çağrıyla bedelsiz olarak halkla paylaşırken bir yandan da bir petrol şirketiyle üst düzey bir bağı vardı. Bir yandan halka yakın durup, günün sorunlarından kopmadan iyi işler üretirken bir yandan da Pritzker’in de aralarında bulunduğu pek çok ödülü toplayabiliyordu. Sistemin hem içinde hem de bir o kadar dışında idi. Hepsini aynı anda, üstelik çoğulculuğu esas alarak yapmayı nasıl başarıyordu?
Alejandro Aravena Mimarlık Bienali’nin bu seneki temasını “Cepheden Bildirmek” olarak açıkladığında “Kazanmamız gereken çok sayıda savaş, genişletmemiz gereken çok sayıda sınır var” diyordu. Burada ifade edilen ‘cephe’ kelimesiyle yerel olarak uğraşılan konulara işaret ediyor Aravena: “Yapılı çevreyi, buna bağlı olarak insanların yaşam kalitesini iyileştirmek adına kazanmamız gereken çok sayıda savaş, genişletmemiz gereken çok sayıda sınır var. İnsanların 15. Venedik Mimarlık Bienali’nde gelip görmelerini istediğimiz şey de bu; bu savaşlarda ve cephelerde mimarlığın yaptığı ve yapacağı, anlatılmaya değer başarı hikayeleri ve örnek vakalar. 15. Uluslararası Mimarlık sergisi akıl, zeka ve her ikisi sayesinde statükodan kurtulmayı başaran mimarlık örneklerine odaklanmak ve bunlardan ders almak üzerine şekillenecek. Zorluklara rağmen, vazgeçmek ve razı olmak yerine, bir şeyler öneren ve yapan örnekleri sunmak istiyoruz. Yapılı çevre kalitesi hakkında sürekli bir tartışma zemini oluşturulduğu takdirde, eylemin sadece ihtiyaç olmanın ötesine geçeceğini gösterme arzusundayız.”
“Yapılı çevreyi, buna bağlı olarak insanların yaşam kalitesini iyileştirmek adına kazanmamamız gereken çok sayıda savaş, genişletmemiz gereken çok sayıda sınır var. İnsanların 15. Venedik Mimarlık Bienali’nde gelip görmelerini istediğimiz şey de bu; bu savaşlarda ve cephelerde mimarlığın yaptığı ve yapacağı, anlatılmaya değer başarı hikayeleri ve örnek vakalar. 15. Uluslararası Mimarlık sergisi, akıl, zeka ve her ikisi sayesinde statükodan kurtulmayı başaran mimarlık örneklerine odaklanmak ve bunlardan ders almak üzerine şekillenecek.”
Venedik Bienali Başkanı Paolo Baratta ise 15. Bienal’i şu sözlerle tanımlıyor: “Rem Koolhaas tarafından, tamamen küratörün kendi araştırmalarına ithafen hazırlanan deneysel ve son derece önemli bienalin ardından, mimarları bir araya getiren ve mimarlığın dayanma gücüne işaret eden yeni sınırın (dünyanın çeşitli bölgelerine yayılarak, özel ihtiyaçlara özel yanıtlar sunan angaje mimarlık örneklerini gösteren sınır) keşfine adanmış bir bienal ile devam etmemiz gerektiği inancındayız. Bu bienal, bir kez daha mimarlık ve sivil toplum arasındaki boşluğa tepki verme niyetini taşıyor. Çünkü bu boşluk, mimarlığı gösteriye dönüştürürken, diğer yandan onu vazgeçilebilir kılıyor. Alejandro Aravena’nın yeni nesil mimarlar arasında bu gerçekliği en iyi anlatabilecek kişi olduğu kanaatindeyiz.”
Bienalin tanıtım broşüründeki şu metin de başkanın ve küratörün açıklamalarıyla örtüşüyor: “Bruce Chatwin, Güney Amerika’ya gerçekleştirdiği gezi sırasında çölde yürüyen ve omzunda alüminyum bir merdiven taşıyan yaşlı bir kadına rastladı. Bu kadın, Nazca çizgilerini araştıran Alman arkeolog Maria Reiche idi. Zeminin üzerinde dururken taşlar hiçbir anlam ifade etmediler; bunlar yalnızca düzensiz çakıllardı. Ancak merdivenin tepesinden bakıldığında, bu taşlar kuşlara, ağaçlara ve çiçeklere dönüşmeye başladı. Maria Reiche’nin çizgileri çöle yukarıdan bakarak incelemek için ne olanağı ne de teknolojisi vardı. Fakat amacını gerçekleştirmek için bir yol bulabilecek kadar da yaratıcıydı. Bu gösterişsiz merdiven, işimizi tamamlamak için gösterdiğimiz yetersiz çabayı, suçu kısıtlamaların acımasızlığına atarak örtbas etmememiz gerektiğinin bir kanıtı niteliğindedir. Yetersizliğe karşı yenilikçilik formülüyle bunu başarabiliriz. Öte yandan, belirli bir yükseklikten aşağı bakmak için bir çatının, arabanın ya da kamyonun üzerinde durmak ve bölgenin etrafında dolaşmak incelemek istediği nesneyi yok edecekti. Bu yüzden problemi çözmek adına ortada gerçekliğin ve imkanların oluşturduğu sakin bir anlayış vardı. Çokluğa karşı uygunluk formülüyle bu anlayış pekişmiş oldu. 2016 Mimarlık Bienali ile Maria Reiche’nin merdivenin tepesindeyken tanık olduğu yeni bakış açısını sizlerle paylaşmak istiyoruz. Mimarlığın cevap vermesi gereken karmaşık ve çok çeşitli mücadelelere odaklanan ‘Cepheden Bildirmek’, bazı yeni bakış açıları kazanabilmiş olanları ve bizim gibi zemin üzerinde duranlar ile bilgilerini, deneyimlerini, yenilikleri ve uygun fikirleri paylaşmak adına sürekli eyleme geçenleri dinlemeyi konu edecek.”
Bu yılki Venedik Mimarlık Bienali’nin akılda kalıcı yanı Aravena’nın kendi sözleriyle pekişiyor aslında: “Cepheden Bildirmek’ ayrımcılık, eşitsizlik, gelişmekte olan bölgeler, sağlık hizmetlerine erişim, doğal afetler, konut yetersizliği, göç, kayıtdışılık, suç, trafik, atık sorunu, hava kirliliği sorunlarıyla yüz yüze gelen, yeni faaliyet alanları oluşturma adına ufuklarını genişleten insanların işlerini daha geniş bir kitleyle paylaşmaya odaklanacak. Aynı zamanda, pragmatik olanı varoluşsal, uygun, cesur, yaratıcı ve sağduyulu olanla entegre eden ve farklı boyutların sentezlendiği örnekleri tanıtacak.”
Bu yıl 63 ulusal pavyon, davetli mimarlardan başlıca işler, tamamlayıcı etkinlikler, altı kıtadan mimari iş ve yüzlerce katılımla pek çok cephe ve sınır yorumu okunacağı, mimarların da fazlasıyla bilgi biriktireceği kesin. Çünkü Aravena günün sorunlarıyla uğraşmayı en basit yolla tercih etti. Bienal broşüründe sergi mekanları ile ilgili bilgi verilirken Aravena’nın bu çizimine de yer verildi. Aravena’nın seçkilerini, bienalden akılda kalanları, bienalin temasını iyi bir fırsat olarak vurgulayabilen ülkeleri ilerleyen zamanlarda bilebileceğiz. Bienali altın, gümüş ve bronz ödüllerini kimlerin alacağını da takip edip göreceğiz. Ancak öncesinde bu yılın küratörünü biraz tanıtmakta fayda var.
49 yaşındaki Alejandro Aravena, Şili Katolik Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra 1994’te ardından kendi mimarlık ofisi Alejandro Aravena Architects’i kurdu.
Aravena’nın asıl bilinirliği öncü sosyal konut projeleri üreten Elemental ile 2001’de başladı. 2000-2005 yılları arasında Harvard’da misafir öğretim üyesi olarak görev alan Aravena, aynı dönemde mühendis Andres Iacobelli ile birlikte sosyal konut girişimi Elemental’i kurdu. Aravena’nın katılımcı tasarım olarak ifade ettiği süreçte firma yoksul veya afet geçirmiş toplulukların ihtiyaçları için çalışmalarda uzmanlaştı.
Şili Katolik Üniversitesi için boşluklu yapışık sınıflardan oluşan Matematik Okulu projesini 1999’da tamamladı. 1990’larda yapılmış mevcut binaların çinko bazlı bir malzemeyle tekrar giydirilmesi esasıyla yine birer eğitim kurumu olan Tıp Okulu ve Mimarlık Okulu yapılarını tasarladı. 2005’te tamamlanan Siamese Kuleleri, ofis binası projelerinden biri. 2008’de Teksas’taki St. Edwards Üniversitesi’ni, VitrA için gerçekleştirilen çocuk atölyesini tasarladı. Angelini İnovasyon Merkezi ve Novartis’in Çin’deki yerleşkesi için tasarlanan bina son projeleri arasında yer alıyor. 2014 yılında tamamlanan UC Angelini İnovasyon Merkezi, Londra Tasarım Müzesi’nin mimari kategorisinde verdiği ödülü kazanan, en üst kotundaki çıkıntısı ve büyük açıklıklarıyla anıtsal bir küp yapıdır. Bu yapı için Aravena “Santiago’nun havasına da uygun olarak opak bir inşaattan çok geçirgen bir mimari tercih ettik” diyor. 2009’dan bu yana Pritzker jürisinde yer alan Aravena’nın kazandığı ödüller arasında London Design Museum tarafından verilen Yılın Tasarımı Ödülü (2015), Zumtobel Global Award Birincilik Ödülü (2014), Holcim Awards Gümüş Madalyası (2011), Marcus Ödülü (2009), 11. Venedik Bienali Gümüş Aslan Ödülü (2008) ve Erich Schelling Mimarlık Madalyası (2006) bulunuyor.
2013 yılında New Center for Contemporary Arts of Moscow yarışmasında finale kalmayı başaran Aravena, İran’da düzenlenen Teheran Stock Exchange yarışmasından birincilikle döndü. 2010 yılında, VitrA (Almanya) için bir ürün tasarladı. Şilili mimar bugüne kadar aralarında London School of Economics (LSE), RIBA, New York’taki InterAmerican Kalkınma Bankası, Portekiz’deki Experimenta Design’ın da yer aldığı farklı kurum ve kuruluşlarda konferanslar verdi.
Çalışmaları São Paulo Bienali (2007), Milano Trienali (2008), Venedik Mimarlık Bienali (2008 ve 2012), MoMA (2010), Tokyo MA Gallery (2011) ve Centre Pompidou koleksiyonunda sergilendi.
Ama asıl bilinirliği öncü sosyal konut projeleri üreten Elemental ile 2001’de başladı. 2000-2005 yılları arasında Harvard’da misafir öğretim üyesi olarak görev alan Aravena, aynı dönemde mühendis Andres Iacobelli ile birlikte sosyal konut girişimi Elemental’i kurdu. Şili Katolik Üniversitesi ve Şili Petrol Şirketi’nin (COPEC) işbirliğiyle kurulan Elemental, eylem alanını altyapı, kamusal alan ve kamu yapılarına kadar genişleterek kentsel adalete önemli işlerle katkıda bulundu. Aravena’nın ‘katılımcı tasarım’ olarak ifade ettiği süreçte firma, yoksul veya afet mağduru toplulukların ihtiyaçları için çalışmalarda uzmanlaştı. Elemental, sakinlerin zamanla kendi ihtiyaçlarına ve mali durumlarına uyacak şekilde tamamlanmak üzere düşük maliyetli kısmi yapılar üreterek artan konut talebine çözüm bulmasıyla uluslararası dikkatleri üzerine çekti.
100 ailenin 30 yıldır yasadışı şekilde işgal ettikleri alana düşük maliyetle kalıcı yerleşke geliştirdikleri ilk ‘yarım ev’ projesi Şili 2004 Quinta Monroy Konut Projesi’ydi. Elemental, Meksika’daki Monterrey konut yerleşkesini oluştururken aynı kavramın izinden gitti. Devletin kaynaklarını kullanarak işin ‘zor yarısı’ diye tabir ettikleri evlerin bir bölümünü inşa ederken, kalan yarısını sakinlerin kendi ihtiyaç ve mali durumlarına göre inşa etmesi için boş bıraktı. Aravena bu tasarımlarını kavramsal olarak şöyle açıklıyor: “Biz ailelere kendileri için inşa edilmesi zor olan tarafı sağladık ve onlara kendi evlerini tamamlamaları için alan verdik. Bir yıl sonra evlerin değeri üç katına çıktı ve aileler evlerinde oturmayı tercih ettiler.” Aravena bu çıkışıyla yine antikapitalist, eşitlikçi, katılımcı yanını ortaya koyuyordu.
Benzer bir dizi gelişme Meksika’da Monterrey konut projesinden sonra deprem ve Tsunami sonrası renove edilen Şili sahil kasabası Constitucion’un Villa Verde konut projesinde yaşandı. Halk için sosyal konutlar üretildi. Boşluklar hep vardı. Hem konut projelerinde hem de ahşap çerçeveli kültür merkezi projesinin cephesi boşluklu idi.
2010 yılında Elemental, Meksika’daki hac güzergahı La Ruta del Peregrino boyunca dinlenme noktaları tasarlamaları için davet edildi. Santiago’daki Çocuk Parkı, Constitucion’un 2010 depremi sonrası yeniden inşası, bakır madeni şehri Calama’nın yeniden tasarlanması ve çevreyi kirleten Pelambres Maden Şirketi’ne karşı Choapa bölgesi tarafından gerçekleştirilen müdahale, Elemental’in dahil olduğu projelerden bazıları.
Elemental şu anda emin adımlarla kendi yolunda ilerliyor. Bunu açık kaynak projesiyle internet sitesi aracılığıyla duyurma yönteminden de anlıyoruz. Katılımcı konut çalışmalarıyla tanınan Elemental, 10 yıl önce ‘yarım ev’ projesiyle hayata geçirdiği sosyal sorumluluk yükümlülüğünü, bu sefer kendi internet sitesinden dört ayrı konut projesinin çizimlerine (plan, kesit, görünüş) bedelsiz erişim sağlayarak dünyaya kanıtlamış oldu. Kurucusu olduğu Elemental’in anlayışına sahip mimarların artmasıyla pek çok sorunun çözüleceğine inanan, demeçlerinde sık sık bundan bahseden Aravena’nın küratörü olduğu bienalin sonuçları hepimiz için merak konusu…
Derleyen: Heval Zeliha Yüksel